BİLSAM Logo
Haberler " Egitimde Model Arayislari"

" Egitimde Model Arayislari"

BILSAM’in düsünce platFormlarindan biri olan Firat Düsünce PlatFormu tarafindan düzenlenen ve moderatörlügünü Ülke TV haber sunucusu Ersoy DEDE’nin yaptigi “Egitimde Model Arayislari” çalistayi 8 Aralik 2012 ‘de Malatya Kongre ve Kültür Merkezinde Kemal Sunal salonunda gerçeklestirildi.
 " Egitimde Model Arayislari"
Eklenme Tarihi : 10.12.2012
Okunma : 55

Malatya Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçeklestirilen ve gün boyu süren programin konuklari; Prof. Dr. Durmus GÜNAY, Prof. Dr. Kadri YILDIRIM, Prof. Dr. Aytaç AÇIKALIN, Prof. Dr. Ayhan AYDIN, Yrd. Doç. Dr. Bekir GÜR, Ömer LAÇINER, Eyüp KILCI, Batuhan AYDAGÜL ve Gökhan YÜCEL’di. Program, Malatya Valisi Vasip SAHIN, AK Parti Malatya Milletvekilleri Öznur ÇALIK, Mustafa SAHIN Malatya Belediye Baskani Ahmet ÇAKIR, Malatya Il Milli Egitim Müdürü Mehmet BULUT, Arapgir Belediye Baskani Haluk CÖMERTOGLU ve çesitli sivil toplum kuruluslarinin temsilcileri ve davetlilerin katilimiyla gerçeklesti.  

 

      BILSAM Yönetim Kurulu Baskani Prof. Dr. Ibrahim GEZER’in açilis konusmasini yaptigi, Malatya Valisi Vasip SAHIN, Ak Parti Milletvekili Öznur Çalik ve Belediye Baskani Ahmet ÇAKIR’in selamlama konusmalarinin yer aldigi program üç oturum halinde gerçeklestirildi: I. Oturum  “Egitimde Durum Tesbiti ve Sorunlar”; II. Oturum “Çözüm ve Model Önerileri”; III. Oturum “Degerlendirme ve Öneriler”  basliklari altinda gerçeklestirildi. Program boyunca dillendirilen görüs ve model önerilerden bazilari asagiya alinmistir.

 

 

Prof. Dr. Ibrahim GEZER, BILSAM Yönetim Kurulu Baskani;

Son yillarda egitim alaninda atilan birçok önemli adima ragmen hala çok ciddi sorunlarla karsi karsiyayiz. Türkiye’deki mevcut egitim sistemi, mevcut yapisiyla, egitimden beklenen sonuçlarin tam olarak elde edilmesini engellemektedir. Ögrencilere bir seyin “niçin” yapildigini ögretmekten çok, “nasil” yapilacagini ögreten bir anlayis hâkim olmaya baslamistir. Meslek liselerinin ortaögretim içerisindeki payinin %70’lere çikarilma hedefi oldukça sorunludur. Bir egitim sisteminin öncelikli amaci isgücü yetistirmek degildir. Egitim sisteminin amaci, sadece ve sadece insani özgürlestirmek, zihinsel, duygusal, bedensel ve entelektüel açidan gelistirmek, kendini kesfetme yolunda ona olabildigince çok imkân ve seçenek sunmak olmalidir. ABD, Kanada, Çin ve Japonya gibi gelismis ülkelerde bütün liseler akademik agirlikli hale getirilmis, meslek egitimi önemli oranda lise sonrasina ertelenmistir. Türkiye’de de akademik egitim öncelikli hale getirilmelidir. Çünkü gelecegin dünyasi iyi meslek egitimi verenlerin degil, iyi akademik egitim verenlerin dünyasi olacaktir. Insanlara zihinsel gücünü kullanmadan önce elini kolunu kullanmayi ögretmek egitimde bir sapmadir ve bedeli agirdir. Çocuklara ve gençlere verilen egitimin içerigini is dünyasinin talepleri odakli belirlemekten vazgeçilmelidir. Is dünyasi, ihtiyaç uydugu is gücünü egitim merkezi kurarak ya da bir egitim merkezleriyle anlasarak yetistirmelidir. Bütün liseler muadil akademik liselere dönüstürülmelidir. Bu liselerin çiktilari sadece test temelli sinavlarla degil, çok yönlü ve çok boyutlu akademik gelisimi ölçen ve mutlaka yazi yazmayi da içeren sinavlarla ölçülmelidir. Meslek egitimi ise herkesin firsat buldugu ya da ihtiyaç duydugu her zaman gidip egitim alacagi mesleki egitim merkezlerinde verilmelidir. Bu merkezler diploma degil sertifika vermelidir. Ögrenciler akademik egitimlerine devam ederken, ara verdiklerinde ya da bitirdiklerinde istedikleri zaman gelip bu merkezlerde meslek ögrenebilmelidirler. Bu anlamda Türkiye’de akademik egitim ile mesleki egitim birbirinden bagimsiz yapilandirilmalidir. Sürekli tartisilan dershanelerin bir kismi bu alana kaydirilmalidir. Seçmeli olmak sartiyla isteyen aile çocuguna istedigi dönemde istedigi süre din egitimi aldirabilmelidir. Milli Egitim Bakanligi merkezden ders, içerik ve müfredat belirleme yaklasimindan vazgeçmelidir. Bakanlik sadece yeterlilikleri belirlemeli ve çiktilari belgelendirmelidir. Ders, içerik ve müfredatlar egitim kurumlari tarafindan belirlenmelidir. Bu süreç akademik ve mesleki egitimi rekabete açacak ve son yillarda çokça tartisilan kalite sorunu büyük oranda çözülecektir.

 

 

Prof. Dr. Durmus GÜNAY, YÖK Yürütme Kurulu Üyesi;

Üniversite, insa edilmis bir akildir. Bu yüzden aklin tüm imkanlarinin ortaya konuldugu bir üniversiteye ihtiyaç vardir. Toplumun bütün gücüyle devrede oldugu bir üniversite modeli gelistirilmelidir. Nasilki Tarim Bakanligi, Savunma Bakanligi gibi kurumlar varsa, kamuyla üniversiteler ve üniversitelerin kendi arasindaki koordinasyonu için de YÖK benzeri bir kurulusa ihtiyaç vardir. Dünyada bütün ülkelerde benzeri yapilar mevcuttur. Ancak bu kurumun yetki ve sorumluluklarinin ne olacagi genis tabanli bir mutabakatla belirlenmelidir. Bugüne kadar siviller yeterli bir düzenleme yapamamislardir, yapilan bütün yasal düzenlemeler askeri yönetimler tarafindan gerçeklestirilmistir. En fazla elestirilmesine ragmen en uzun süre uygulamada kalan yasal düzenleme 1981’de yapilan düzenlemedir. Ülkemizin ihtiyaç duydugu insan gücünü yetistiren, bilim ve teknoloji üreten ve toplumsal hizmet gerçeklestiren bir yüksekögretim sistemine ihtiyacimiz vardir.

 

Prof. Dr. Kadri YILDIRIM, Artuklu Üniv. Rektör Yrd., Yasayan Diller Enst. Md;

Ne zaman anadilde egitim talebini dillendirsek, hemen bunun örgütün talebi oldugu ileri sürülerek bu talep örtülmeye çalisiliyor.  Bu talebin silahli örgütün talebi oldugunu söylemek Kürt Halkina hakarettir. Örgütten nasil kurtuluruz diye soruyorlar. Örgütten kurtulmanin yolu Kürtlerin temel haklarini sonuna kadar karsilamaktan geçer. Bunu yaparsaniz örgüt tabansiz ve iddialari ise yersiz kalacaktir. Kürtçe Dersinin seçmeli olarak okutulmaya baslanmasi olumlu bir gelismedir, ancak bunun besinci siniftan degil birinci siniftan itibaren baslatilmasi gerekir. Ayrica anadilde egitimi gerçeklestirecek akademik kadro noktasinda sikintilar var. Biz üniversite olarak bu dersi verecek ögretmen yetistirme konusunda projeler gerçeklestiriyoruz. Anadilde egitim konusunda bir takvimin belirlenmesi, ders materyallerinin hazirlanmasi ve ögretmenlerin yetistirilmesi gerekir. Bu temel bir insan hakkidir. Bunun tartisilmasi bile haksizliktir. Herkes kendi anadilini ögrenmek ve o dille egitim almak hakkina sahip olmalidir. Türkiye’de Kürtçenin iyi ögrenilmesi, Türkçenin de daha iyi ögrenilmesini saglayacaktir. Türkçe’nin Kürtler tarafindan iyi bir sekilde ögrenilebilmesi için de kendi anadillerinden mahrum birakilmamalari gerekir.

 

 

Prof. Dr. Ayhan AYDIN, Osman Gazi Üniv. Egt. Fak. Ögr. Üyesi;

Öncelikle ögretmenlerin iyi bir egitimden geçirilmesi gerekmektedir. Iyi ögretmen yetistirmek için daha fazla kaynak ayrilmalidir. Egitim muhakkak saglam felsefeye dayanmalidir. Felsefesiz bir egitim ruhsuz bir egitimdir. Degerlerin yeniden sorgulanmasi gerekir. Egitimin en temel sorunlarindan biri saglikli planlama eksikligidir. Toplum olarak yeterince bilimle mesgul olmuyoruz. Inandigimiz kitap oku diye basliyor ancak okumuyoruz. Yapilan degisiklikler yeterince tartisilmadan yapiliyor, oysa gelismis ülkelerde egitim ile ilgili kararlarda üçte iki çogunluk aranir. Bu yaklasim bizim yaptigimiz degisikliklerde de dikkate alinmalidir. 

    

Ömer LAÇINER, Birikim Dergisi Genel Yayin Yönetmeni;

Egitim felsefesinin tepeden degil toplum tarafindan belirlenmesi gerekir. Egitimin, toplum tarafindan benimsenmis kalici, degismeyen felsefi bir temelinin olmasi zorunludur. Çocuklarda dogustan varolan merak duygusu egitimde iyi degerlendirilmelidir. Ama maalesef bu duygu okullar ve ögretmenler tarafindan bastirilmaktadir. Bugün salt bilgi edinmeye indirgenmis bir en bir egitim anlayisiyla karsi karsiyayiz. Bu tarz yetistirilen çocuklarin hayata tutunmaklari mümkün olmayacaktir. Bu yüzden bilgi edinmekten ziyade bilgi üretmeyi tesvik eden bir egitim yaklasimi esas alinmalidir. Üniversiteler meslek kazandiran yerler olmaktan çikarilmalidir. Egitim sistemi, bireylere hayata tutunmayi ve ayakta kalmayi ögretmelidir.

 

 

Prof. Dr. Aytaç AÇIKALIN, Egitimci Ögretim Üyesi;

Ekonomik açidan büyümenin devaminin saglanmasinin en önemli sarti egitimden geçmektedir. Vizyonu olmayan egitim reFormlari kalici ve olumlu sonuçlar dogurmamaktadir. Farkli düsünmeyi ve özgürlügü ögretmeyen bir egitim, egitim degildir. Insanlarin anadillerini konusmayi yasaklayan bir egitim, egitim degildir. Ana dilini konusamayan bir kisinin kendini tam ifade etmesi mümkün degildir. Degerler egitimi denerek popüler edilen yaklasim Hiristiyan kökenli bir yaklasimdir. Okullara seçmeli olarak konulan Hz. Peygamberin Hayati dersi hakkiyla verilirse degerler egitimine ihtiyaç kalmaz.

 

Batuhan AYDAGÜL, Egitim ReFormu Girisimi (ERG) Baskan Yrd;

Egitimde sivillesme Türkiye için yeni bir seydir. Bize bugüne kadar farkliliklarimizin olmadigi ögretilmeye çalisildi. Bu yaklasimin bizi toplum olarak nasil parçaladigini görmemiz gerekir. Sivil irade egitime yön verirken toplumun tüm kesimlerinden gerekli verileri toplayarak veriler üzerinden bir tartisma zemini olusturmalidir. Bu yüzden 4+4+4 mesru bir kanundur fakat toplumun yeterince tartismasina ve uzlasmasina izin verilmemistir. Bu yapilmadigi zaman yapilan her degisiklik iktidarin, hükümette kalma süresiyle sinirli olacaktir, yeni gelen baska bir iktidar ilk is olarak bunu degistirecektir. Artik Türkiye iktidara gelen farkli partilerin degistirme ihtiyaci duymayacagi bir egitim sistemini benimsemelidir. Bunun yolu ise yapilan degisikliklerin diyalog, uzlasma ve tabana yayilarak yapilmasindan geçmektedir. Hemen herkesin katilimiyla bir ulusal egitim stratejisi belirlenmelidir

 

 

Eyüp KILCI, Güven – Der Genel Müdür Yrd;

Egitimde yeniliklerin ve degisimlerin olmasi tabi bir durumdur. Fakat mevcudu hiçe sayan yenlikler yanlistir. Deneyimlerin dikkate alinmasi gerekir. Dünyanin hiçbir yerinde Türkiye’deki gibi mevcudu hiçe sayan radikal egitim reFormlari yapilmaz. ReFormlarda tedricilik esas olmalidir. Ayrica reFormlar topluma dayatilan degil toplumun talepleri dogrultusunda ya da toplumun onayiyla yapilmalidir. Ancak böyle kalici olabilir. Türkiye’de istihdamda verimliligi arttiran egitimdir. Dolayisiyla egitimde üst düzey bir motivasyona ihtiyaç vardir. Ayrica firsat esitligini daha genis bir tabana yayan bir özellige sahip olan dershanelerin egitim sistemindeki varligi sürdürülmelidir. Dershaneler iddia edildigi gibi firsat esitsizligine yol açan degil, firsat esitligi saglayan bir özellige sahiptir. Dershanelerin olmadigi bir sistemde özel okula gidenler ile özel ders alan ögrenciler çok avantajli duruma geçeceklerdir. Oysa dershaneler çok daha makul ücretlerle bu avantaji tabana yaymaktadirlar. Dershaneler sadece bizde degil hemen hemen bütün dünyada egitimi destekleyici bir unsur olarak vardir.  Sinav oldukça, rekabet oldukça, arz ve talep arasinda fark oldukça dershane benzeri kurumlar da olacaktir.

 

Yrd. Doç. Dr. Bekir GÜR, SETA Egitim Koordinatörü;

Üniversiteler basindan beri yanlis bir özerklik algisi içindedirler. Halk tarafindan finanse edilen fakat halka hesap vermeyen bir üniversite anlayisiyla karsi karsiya kaldik yillarca. Halkin taleplerini dikkate almayan ve halka hesap vermeyen bir kurumun basarili olmasi mümkün degildir. Rektörler Kurulunun YÖK’e üye önerme uygulamasindan vazgeçilmelidir. YÖK Genel Kurulu için TBMM ve Cumhurbaskaninin etkin oldugu bir model önerilmelidir. Zira bu iki kurumda halk tarafindan belirlenmektedir. Bu sayede bir sekilde halkin iradesi üniversitelere yansiyacaktir. Üniversitelerin topluma hesap veren kurumlar olmasi saglanmalidir. Ayrica üniversitelerin toplumdaki tüm farkli düsünceleri yansitan yerler olmasi gerekir. Toplum olarak bizim çogunlukla yaptigimiz Ali Seriati’nin bir tespitinde oldugu üzere konusmak degil sizlanmaktir. Bu yüzden bu konularda konusmanin ötesine geçerek somut öneriler getirmek gerekir. Ilgili kisi ve kurumlar daha iyi bir egitim sistemi ve daha iyi bir egitim sorusuna yönelik somut arayislarini sürdürmelidirler. Bu anlamda bu tür programlari önemsemek gerekir.

 

 

Gökhan YÜCEL, Arastirmaci – Yazar;

Ülkelerin inovasyon göstergeleri ile egitim göstergeleri arasinda dogrusal bir iliski vardir. Bu anlamda Türkiye açisindan ciddi sikintilar söz konusudur. Bunun sebepleri üzerine ciddi arastirmalar yapilmalidir. Istatistiksel arastirmalarin yaninda insan unsuru da ciddi bir sekilde ele alinmalidir. Türkiye sürdürülebilir bir kalkinma için egitimde bireysellesme, yaraticilik ve inovasyonu öne çikarmali, dünyadaki yenilikleri yakalama çabasi içinde olmalidir. Dünyadaki egitimle ilgili trendler yakindan takip edilmelidir. Egitim sisteminde okul bölgeleri kurulmali, ögretmen yetistiren egitim fakülteleri yeniden ele alinmali, sosyal medyanin egitim ve ögretimde nasil degerlendirilecegi arastirilmalidir. Özellikle lise kademesinde girisimcilik ve inovasyon kavramlari isiginda programlar yeniden gözden geçirilmelidir. Egitim üzerinde düsünen BILSAM benzeri düsünce kuruluslarinin artmasi saglanmalidir. Egitimde bölgelerarasi firsat esitsizliginin önüne geçebilmek için alternatif okul/egitim sistemi modelleri üzerinde çalisilmalidir. Siyasi iradenin 2023 vizyonu ile bunun egitimdeki izdüsümüne yönelik analizler yapilmalidir.

 

 

Program sonunda bir açiklama yapan proje Koordinatörü Av. Özcan ÇETIN, Firat Düsünce PlatFormu olarak, onlarca medeniyete ev sahipligi yapmis olan Firat Kültür Havzasinin derinligi, kusaticiligi ve birikimine uygun bir yaklasim ve üslupla yerel, ulusal ve küresel meseleleri tartismak istediklerini ve bu programlarin periyodik araliklarla devam edecegini bildirdi.

 

 

 

 


Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!