Toplantida yeni bir anayasanin gerekliligi, sorunlarin çözümüne katkisi, yeni bir anayasaya neden ihtiyaç duyuldugu tartisildi. Prof. Dr. Fazli Hüsnü Erdem, yeni bir anayasanin neden gerekli oldugu basligina geçmeden önce, su ana kadar anayasa uzlasi komisyonunun, ele aldigi 70 maddeden ancak 23 maddesinde tam uzlasi sagladigini, özellikle hükümetin ve tüm taraflarin karamsar yapiyi dagitacak bir dil kullanmasi gerektigini dile getirdi. Yeni bir anayasanin neden gerekli oldugunun özellikle üç baslikta ele alinabilecegini söyleyen Prof. Dr. Fazil Hüsnü Erdem, bu üç basligi su sekilde siraladi: 1-Psikolojik nedenler 2- Teknik nedenler 3- Kimlik, renkler ve farkliliklar soruna çözüm gelistirecek açilimlar.
1-Psikolojik nedenler: Toplum, bu güne kadar, kendi özgür iradesiyle bir anayasa yapamadi. Darbeler ve darbecilerin olusturdugu kurucu meclisler anayasa yapti. Psikolojik olarak bu sorunun asilmasi ve özgür sivil iradenin bir anayasa yaparak bu ayiba son vermesi gerekir.
2-Teknik nedenler: Mevcut anayasanin ruhunda kutsal devlet anlayisi islenmekte ve dikte edilmektedir. Oysa anayasanin amaci devleti kutsamak degil, bireyi devlet karsisinda korumak olmalidir. Mevcut anayasanin özellikle baslangiç maddelerinde “fasist manifestoyu” andiran bir dil kullanilmaktadir. Bu açidan bakildiginda da yeni bir anayasa elzemdir. Bugüne kadar yapilan ve yapilmaya çalisilan anayasa degisikliklerinde mevcut statükocu yaklasim anayasa yapim isini zorlastirmistir. Bu yaklasimlardan hareketle, ülkemizde bir “üniter devlet fetisizmi var” denilebilir.Mevcut hal tam bir vesayet sistemidir. Demokrasilerde yönetim halka en yakin insanlardan olusturulurken, vesayet sisteminde buna engel olunmakta ve atanmislarin, seçilmisler üzerinde bir hegemonyasi olusturulmaktadir. Yeni bir anayasa bu olumsuzlugu ortadan kaldirmak için de gereklidir. Halka güvenmeyen, vesayetçi sistem anlayisinin yerine halka güvenen, özgürlükçü bir sistem anlayisinin yerlestirilmesi gerekir. Ayrica anayasa, ideolojik tüm referanslardan temizlenmelidir.
3-Kimlik, renkler, farkliliklar: Yeni bir anayasa, kimlik, renkler ve farkliliklar gibi sorunlari çözmek içinde gereklidir. Bu konu veya digerleri elbette yalniz basina bir anayasanin yapilmasiyla çözülmez ancak anayasalar bu sorunlarin çözümünü kolaylastirir veya zorlastirir. Yeni bir anayasanin, bu sorunlarin çözümünü kolaylastirmasi umulmaktadir. Bu nedenle yeni bir anayasada israr edilmeli ve ülkedeki tüm renkleri yansitacak bir anayasa yapilmalidir. Mevut anayasa tek renkli ve ülkedeki diger renkleri görmezden gelen bir anayasadir. Haliyle tüm renkleri yansitacak bir anayasa ile sorunlarin çözümünü kolaylastirmis olacagiz.
Anayasa yapimina iliskin görüs ve öneriler:
Öncelikle anayasa yapim sürecinden önce bir saha çalismasi yapilarak psikolojik ortam anayasa yapimina uygun hale getirilmelidir. Bunun için:
1-Anayasalarda uzlasma, mutabakat gerekir. Anayasa yapmak için yola çikarken, birilerinin tabii haklarini kisitlama hakki isteyerek anayasa yapilmaz. Taraflarin bunu temel ilke olarak kabul etmesi gerekmektedir.
2-Mevcut siyasi partiler yasasinin olusturdugu bir meclis ve siyasi parti guruplari yeni anayasa sürecini tikayan faktörlerdir. Öncelikle partilerde lider sultasini ortadan kaldiracak mevcut siyasi partiler yasasini, seçim barajini degistirecek adimlar atilarak ise baslanmalidir.
3-Yeni bir anayasa yapmak için toplumsal mutabakat mevcuttur. Toplumdaki bu olumlu talep degerlendirilmeli ve sorumlu ve duyarli bir dil kullanilarak bu süreç isletilmelidir.
Bu ilkeler isiginda;
1-Yeni anayasa her kesimin anayasasi olmali. Bu nedenle ya tümüyle renksiz veya tüm renkleri yansitan bir anayasa yapilmalidir. Amaç çözümse, çözümün önünü tikayacak kavramlardan kaçinmak gerekir. Ülkemiz için hazirlanacak anayasal metinlerde de bu iki yoldan biri tercih edilebilir. Renksiz ve tüm renkleri sayan bir anayasal baslangiç yapilabilir. Ancak renkleri sayarken birileri unutulursa, ismi unutulan kesim küsebilir. Bu nedenle renksiz bir anayasal metin de hazirlanmasi daha uygun olabilir.
2-Ülkemizde yasayan tüm kültürel kimlikler korunmali ve mutlaka anayasal güvence altina alinmalidir.
3-Anayasanin, hiçbir kesim için ayricalik olusturmamasi gerekir.
4-Idari pratikte anayasal düzenlemelere paralel olmalidir. Anayasa ile birlikte farkliliklari içsellestirecek bir zihinsel dönüsüm de gerçeklesmezse, yalniz basina bir anayasa metni sorun çözücü olamaz. Asil önemli olanda budur. Hiçbir anayasa metni tek basina sorunlari çözmez.
5-Bir var olma mücadelesinin ardindan kurulan cumhuriyete, egemen olan zihniyet halki ötekilestirdi. Bu zihniyet çok az bir destekle ve halki ötekilestirerek ayakta kalmaya çalisti. Yapilan tüm anayasa metinlerine de bu bakis agirlik koydu. Ayricalikli makamlar, ayricalikli bir elit yönetici sinif olusturuldu. Devlet bu seçkinci elit bakisiyla yönetildi. Yeni anayasanin seçkinci ve elit siniflar olusturmamasi gerekir. Bütün vatandaslari birinci sinif görecek bir anayasa yapilmalidir. Vatandasin inanacagi ve anlayacagi sade bir metin yazilmali ve bu metni uygulayacak, seçkinci tavirdan arindirilmis uygulayicilarla çözüm yolu beslenmelidir.
6- Vatandasini azinlik psikolojisinden kurtaracak, vatandasin kendi evindeki sicakligi bulacagi bir devlet anlayisi insa edilmelidir.
7-Yeni anayasada esitlik ilkesi hissettirilmelidir. Anadil anayasal güvence altina alinmalidir. Bu anlamda anadilde egitim, savunma hakki gibi basliklar da anayasal güvenceye kavusturulmalidir.
8-Yeni anayasada Din ve Vicdan Özgürlügü, Kürt ve Alevi sorunlari gibi sorunlar, anayasal güvence altinda çözüme kavusturulmalidir.
9-Yeni anayasa çalismalariyla birlikte, toplumun çesitli kesimleri arasinda var olan ve bir kiskirtmayla alevlenebilecek zihinsel ayrimciligin iyilesmesi içinde çalismalar yapilmali ve is bütünüyle bir anayasa metninin sihrine terk edilmemelidir.
10-Anayasa çalismalarinda yarginin bagimsizligi gibi konular çok gündeme getirilir ancak yasamanin bagimsizligi onun kadar islenmez. Bu konu özenle ele alinmali ve yasamanin pozisyonu kuvvetlendirilmelidir.
Empati düsünce toplulugu olarak, devleti esitlikçi, adil, ayricalikli taraf üretmeyen bir isleyise kavusturacak bir yeni anayasanin gerekli olduguna inaniyoruz. Yeni bir anayasa ile birlikte, bu anayasayi uygulayacak zihin insasinin gerekliligi de ortadadir. Adaleti saglamakla görevli olanlarin zihinsel insasinin yaninda tüm toplumsal dinamiklerin zihinsel insasi da önemlidir. Yasalar Balzac’in dile getirdigi gibi “kuvvetli sineklerin delip geçtigi, küçük ve zayiflarin takilip kaldigi örümcek aglari” gibi isletilmemelidir. Anayasa hakki ayakta tutacak, adaleti her kesim için saglayacak bir ruhla hazirlanmali ve bu ruhla uygulayacak anayasa uygulayicilari yetistirilmelidir.