Bugün Gazetesi yazari Ahmet Tasgetiren’in konusmaci olarak katildigi konferansa AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalik, Arapgir Belediye Baskani Haluk Cömertoglu, Il Özel Idare Genel Sekreteri Irfan Kaya, Müsiad Malatya Sube Baskani Namik Sahin, Malatya Hukukçular Dernegi Baskani Necati Karabay, Hayat Vakfi Malatya Sube Baskani Prof. Dr. Nusret Akpolat BILSAM Yönetim Kurulu Baskani Ibrahim Gezer, BILSAM yöneticileri ve üyeleri ile çok sayida vatandas katildi.
Konusmasina kendisini Malatya insaniyla bulusturdugu için BILSAM’a tesekkür ederek baslayan Ahmet Tasgetiren, konusmasini son dönemde Islam dünyasinda yasanan degisim ve dönüsüm hareketlerini, Türkiye’nin degisim ve dönüsüm süreciyle birlikte ele alan bir perspektifle sürdürdü. Dünyadaki en hareketli bölgelerin Müslümanlarin yasadigi bölgeler oldugunu belirten Tasgetiren, Degisim degerler, kimlik, kisilikle ilgili olsa da yasanan bu degisimi daha genis bir perspektifle ele almak gerektigini belirtti. Islam dünyasindaki bu hareketliligin aslinda bir normallesme süreci oldugunu anormal olanin mevcut statüko oldugunu belirten bu degisim sürecinin nasil bir normallesmeyi getirecegi bölgemize Türkiye’ye yansimalarinin nasil olacagini, bunu iyi degerlendirmek gerektigini belirtti. Islam dünyasi olarak yeni bir kader yürüyüsünün arefesinde oldugumuzu belirten Tasgetiren Anormal olanin I.Dünya savasi sonrasi yasadigimiz cografyada olusturulan sinirlar, kurulan siyasi sistemler ve bu siyasi sitemlerin yürütücüsü olan yönetici kadrolar oldugunu söyledi. I.dünya savasi sonrasi Islam dünyasinda bagimsiz diye bilinen Türkiye, Iran ve Afganistan disinda hiçbir ülke olmadigini kalan tüm Islam cografyasinin sömürge durumunda oldugunu bagimsiz devlet olarak sayilan bu üç ülkenin ise egemen güçler tarafindan dayatilan siyasi sistemler vasitasiyla bir nevi etkisizlestirilerek farkli bir sömürgelestirmenin uygulandigini belirtti.
Lozan Anlasmasinda Türkiye’nin Osmanlidan ayrilan cografyalarla iliski kurmasini engelleyen hükümler bulundugunu belirten A.Tasgetiren bu durumun çok uzun bir süre Türk dis politikasinin ana eksenini olusturdugunu ve Cumhuriyet döneminde devletin din ve toplum iliskilerinin büyük bir sorun olarak devam ettigini bu durumun çok partili sisteme geçis ile restore edilmeye baslandigi ama bu restorasyon çabalarinin da darbeler vasitasiyla kesintiye ugratildigini söyledi. 1960’lara kadar Islam dünyasinda sömürge devlet statüsünün devam ettigini söyleyen Tasgetiren sömürgeci ülkelerin uyguladiklari politikalarin benzerligine dikkat çeken ve Islam ülkelerindeki modernlestirme hareketlerinin kadinlar üzerinden dayatildigini bu konuda da en belirgin politikanin tesettür oldugunu Müslüman kadinin tesettürünü kaldirabilmek için büyük çabalar sarf edildigini bu tesettürsüzlestirme gayretinin maalesef bagimsiz oldugunu varsaydigimiz ülkemizde de uzunca bir süre sistemi kuran egemen elit sinif eliyle dayatildigini anlatan A.Tasgetiren, Türkiye’nin bu süreçte zihnen kendini sömürgelestirdigini söyledi.
1960 li yillardan sonra bagimsizliklarini kazanan Islam ülkeleri bundan sonrada sömürge ülkelerin etkisinden tam olarak kurtulamadilar. Yönetime gelen kadrolarin hemen tamami egemen devletlerin çikarlari dogrultusunda hareket eden jakoben kadrolardi. Egemen devletler Islam ülkelerinde halkin kendi idaresini ele almasina göz yummadilar kendileri için uygun gördükleri demokratik idare biçimini Islam ülkelerinde çikarlarina gelmedigi için desteklemediler. Hep anti demokratik yönetimleri destekleyip halkin bu taleplerini akamete ugrattilar. Bu konuda 1992 Cezayir seçimleri ve batinin ikiyüzlü tavri açikça görülmüstür dedi. Yine ayni çerçevede Ürdün’deki Ihvan Hareketinin önü kesilmis ve kendi tayin ettikleri krali desteklemislerdir.
1989 da soguk savasin bitmesi ile birlikte NATO’nun fonksiyonunun ne olmasi gerektigi konusunda yasanan tartismalari ve bati dünyasinin NATO yu “Fundemantalist Islam Tehlikesi”ne karsi konumlandirdigini ve Islam dünyasindaki bu hareketliligin önüne geçmek için ilk uygulamanin da Türkiye’de gerçeklestirildigini bu kapsamda 1990’li yillardaki Refah Partisinin yükselisi, Refah-Yol koalisyon hükümetinin kurulusu 28 Subat’a giden süreç ve 28 Subattaki uluslar arasi ittifak ile NATO ve Bati dünyasinin 28 Subattaki payi bunun açik uygulamasi oldugunu belirtti. 28 Subat’in Türkiye de Islam’i azaltma operasyonu oldugunu, egitimde, bürokraside büyük tasfiyelerin yapildigini ve sivil asker bürokrasi ile uluslararasi aktörlerin isbirligi neticesinde mesru bir hükümetin düsürüldügünü belirtti.
Tayyip Erdogan’in liderligindeki Ak Parti hükümetleri ile birlikte BM sistemine yönelik olarak gelistirilen elestirel dil, Filistin-Israil meselesindeki cesur çikislar ve Türkiye’nin 100 yil sonra Osmanlidan kopan cografyayla iyi iliskiler kurmasi Islam dünyasindaki hareketligi hizlandirmistir.Misir ve Suriye’deki gelismeleri degerlendirerek konusmasina devam eden Tasgetiren Bati dünyasinin Misir’a rezerv koyarak yaklastigini ve bu yüzden Misir’in henüz istikrar yakalayamadigini ayni sekilde Suriye’deki sancili sürecinde asil sebebinin Esed sonrasi için batinin çikarlarina dokunmayacak bir yönetimin gelmesini istemesi oldugunu, batinin temel yaklasiminin kendi çikarlarinin sorgulanmamasi ve Suudi Arabistan gibi bu ülkelerinde uyumlu birer partner olmasini istemesi, bunun saglanabilmesi içinde her türlü istikrarsizlastirma enstrümanini kullanacagini ifade etti. Bu süreçte Türkiye’nin bati ile olan iliskilerinin Islam dünyasini etkileyecegini belirten A.Tasgetiren Tayyip Erdogan ve Ahmet Davutoglu’nun degisim sürecindeki bu ülkelerin yeni yöneticilerine bu süreçte bati dünyasiyla çatisma siyasetinden uzak durmalari gerektigini telkin ettiklerini söyledi.
Bati dünyasinin da Islam dünyasi politikasinin tek yönlü olmadigini söyleyen Tasgetiren, bir kisim batilinin kendisinden yana olan jakoben yönetimleri desteklemek gerektigi fikrinde oldugunu, Graham Fuller gibi bazilarinin da Islamci kadrolarin iktidara gelislerini engellememek gerektigini bu kadrolarin iktidara hazir olmadigini ve sorunlarla yüzleserek iktidar marifetiyle terbiye olacagini bu yöntemin Islam dünyasindaki bati karsitligini da azaltacagini düsündüklerini belirtti. AK Parti ile beraber Türkiye’deki degisim sürecinin de hizlandigini ama bu süreçte çok büyük mücadeleler verildigini Ak Parti iktidarinin egemen siyasetle uyumlu olmasi yada basarisiz olmasi için her türlü oyun ve kumpasin tertip edildigini bunun hala devam ettigini belirten A. Tasgetiren bu degisim süreci Islam dünyasi için büyük bir imtihandir dedi
Konusmasinda; ABD Ulusal Istihbarat Direktörlügü, ‘Küresel Egilimler 2030: Alternatif Dünyalar’ raporundan bahisle Türkiye’nin bölünme ihtimalini hatirlatarak küresel güçlerin bölge üzerindeki planlarinin devam ettigini bu konuda çok dikkatli olunmasi gerektigini belirtti. Ak Partinin girdigi üç seçimden oylarini yükselterek galip gelmis olmasina ragmen kapatma davasi gibi krizlerle karsi karsiya kalabildigini yine Erbakan’in öncülügünü ettigi ve basarili olmasi halinde yeni bir “Yalta Masasi” nin kurulacagini söyledigi D8 yapilanmasinin ABD ve diger küresel aktörlerde meydana getirdigi korku/endise ve bu sebeple Refah Partisinin kapatilmasi, bu harekete bedeller ödetilmesi unutulmamasi gereken örneklerdir diyen A.Tasgetiren, bu sebeple Ak Parti iktidarinin açik bir meydan okuma siyaseti gütmedigini söyledi. Ak Partinin tüm bu “uyumlu” siyasetine ragmen Iran nükleer meselesinde , BM deki yanlis güç dagiliminin da ve Filistin-Israil meselesinde Israil’i sorgulamasi Türkiye’nin gittikçe yükselen gücü dolayisiyla Bati dünyasinin zorunlu olarak sineye çektigi itirazlardir. Türkiye’deki ve Islam dünyasindaki bu normallesme süreci henüz tamamlanmis degil devam etmekte olan bir süreçtir diyen A.Tasgetiren Türkiye’de sivil asker iliskilerinin hala tam olarak rayina girmedigini belirtti. Türkiye’deki normallesme devam ettikçe ve netice aldikça Islam dünyasindaki degisim ve dönüsümde mesafe alacaktir. Hatta Misir gelenegi ile kopmadigi için belki de bizden daha hizli mesafe alacaktir. Ancak bu süreçte sancilar yasanacaktir, muhalefetler olacaktir. Mesela Türkiye’deki bazi liberal-sol çevreler iktidarin yeni bir vesayet rejimi kurdugunu ve bu vesayetin seçimlerden dolayi kendini daha mesru gördügü için eski vesayet siteminden daha tehlikeli oldugunu belirten yeni bir algi olusturma çabasi içine girebiliyor. Bu nedenle çogunlugun mesruiyeti üzerine rezerv koyabiliyorlar. Tüm bunlara ragmen Islam Dünyasi normallesene kadar bu tartismalarin bir süre daha devam edecegini, Islam dünyasinin bu süreci atlatabilmesi için kendi kimligine özüne dönmesi gerektigini belirten Tasgetiren, Dünyaya Islam lazim Islam’a da Müslümanlar lazim diyerek konusmasini tamamladi. Konusmanin ardindan 30 dakikalik soru-cevap bölümü ve Ahmet Tasgetiren’e Malatya’ya tesrifleri anisina plaket ve kayisi takdim edilerek program bitirildi.
Bir sonraki haftanin konugu, “Türkiye’de Saglik ve Malatya Örnegi” konusuyla Prof. Dr. Ahmet KIZILAY oldugu belirtildi.