BİLSAM Logo
Haberler Empati Düsünce Toplulugu

Empati Düsünce Toplulugu

Empati Düsünce Toplulugu “Türkiye’de Siyasal Kimlikler” konulu bu ayki oturumunu 7 Subat Persembe aksami saat 19’da Malatya Ögretmenevinde gerçeklestirdi. Programa konuk olarak, Inönü Üniversitesi Uluslararasi Iliskiler bölümü ögretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Oguzhan GÖKTOLGA katildi. Oguzhan GÖKTOLGA’nin konuyla ilgili sunumundan sonra karsilikli müzakereler ve sorularin cevaplandirilmasinin ardindan program sona erdi
Empati Düsünce Toplulugu
Eklenme Tarihi : 12.02.2013
Okunma : 48

Konuyla ilgili “Postmodernite ve Siyasal Kimlikler” ismiyle BILSAM yayinlari arasinda çikan bir kitabi da bulunan Yrd. Dç. Dr. Oguzhan GÖKTOLGA, Kimlik ve Siyasal Kimlik tanimlamasiyla baslayan sunumunda, siyasal kimligin hem siyasetten, hem ana kimlikten beslendigini söyleyerek basladi.

 

      Kimlik sabit degil bir insa sürecidir denilen konusmada, hayatta insanin birden fazla kimliginin olustugu vurgulandi: Sosyal kimlik, etnik kimlik, cinsel kimlik, vs... Daha sonra kimlik üzerinde nelerin etkili oldugu açiklandi. Buna göre, yapilan konusmada; tarih, cografya, biyoloji/genetik, toplumsal kurumlar (aile, egitim kurumlari), kolektif hafiza, iktidar aygiti, din gibi etkenlerin kimlik üzerinde etkili oldugu ifade edildi. Mesela baskici bir iktidar altinda gelisen kimlik ile, özgürlükçü bir iktidar altinda gelisen kimligin ayni olamadigi, olamayacagi söylendi.

 

 

      Kimligin siyaset boyutu üzerinde duruldu. Siyaset maddi ve manevi degerlerin iktidara dayanilarak olusturulmasi ve dagitilmasidir denilen konusmada, siyasetin güç ve mesruiyet üzerinde sekillendigi dile getirildi. Mesruiyetin gücün kullanim sekliyle alakali oldugu, demokrasi ve adalet üzerinden mesruiyetin gerçeklesebilecegi ifade edildi. Gücün tek basina mesruiyet kaynagi olamayacagi anlatildi.

 

      Türkiye’de siyasal kimliklerin bas döndürücü bir dönüsüm geçirdiginin aktarildigi konusmada, bu süreçte kolektif kimlik olusturma sürecinin etkilendigi, bireysel kimliklerin öne çiktigi tespitleri yapildi. Kolektif kimlik; biz kimiz, baskasi için ne yapabiliriz derken, bireysel kimlik “ben” ifadesini öne çikardigi, haliyle kolektif bilinç olusturmanin bu dönüsüm ile giderek zorlastigi söylendi. Ayrica siyasal kimliklerin yalnizca benzerlikler üzerinden insa edildigi, giderek çözüldügü, buna da benzesmelerin yol açtigi dile getirildi. Sürecin bencillesen bireysel ürettigi aktarildi.

 

 

      Toplumda “biz” ve “onlar” diye kesimlerin varligi kabul edilmeli, “onlar” olmadan “biz” olmaz vurgusunun önemsenmesi gerektigi vurgulandi. “Onlar” olmadan “biz” gerçeklesmez denildi. Oysa iliskiler çok çabuk çesitlenip, farklilasiyor, aklar ve karalar arasinda gidip geliyor, grilesiyor. Siyasal giderek degisen ahlak olgusundan etkileniyor. Ahlâkin giderek bireysel yönü öne çikarmasi, insanin baskasi için yasamasini zorlastiriyor. Kapitalizm gittikçe güçlenirken, ideolojiler gittikçe eriyor. Kimlik insasi giderek zorlasiyor. Diger taraftan kimlik siyaseti öne çikarildikça, bu tavir siyasal kimligin olusmasini engelliyor. Kimlik siyaseti ortak iyinin ortaya çikarilmasini da engelliyor, denildi.

 

 

      Müzakereler sirasinda da, çok fazla ayrisma noktasi olustu ancak dünya artik ayrismalar üzerinden bütünlesmeye gidiyor, bizim de ayrismalar üzerinden bütünlesmeye gidebilmemiz gerekir görüsü dile getirildi. Yönetim seklinin de toplumun kolektif kimligini etkiledigi, 1921’de herkes kendisini Cumhuriyetin içinde görürken, bunun daha sonraki süreçlerde degistigi anlatildi. Müzakerelerde kimlik sapmalarinin dogal süreçlerle gerçeklesmedigi de dile getirildi. Ülkedeki tüm kimliklerin kabulü ve sorunlarinin önemsenmesinin kolektif bilinci besleyecegi, ayrismalari önleyecegi, toplumu ayrismalardan bütünlesmeye götürecegi söylendi. Ayrica müzakereler sirasinda da, kimlik üzerinden siyaset yapilmasinin dogru olmadigi ifade edildi. Önce insan sonra kimlik vurgusu yapildi. Birbirimizi tanimlamak yerine, birbirimize yardimci olmamiz ortak iyi ruhunu besler denildi.

 

 


Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!