BİLSAM Logo
Haberler Insanligin Ortak Medeniyeti ve Türkiye

Insanligin Ortak Medeniyeti ve Türkiye

BILSAM tarafindan gerçeklestirilen ve “Kültür Kusagi Konferanslar Dizisi” programinin on birinci hafta konusmacisi Liberal Düsünce Toplulugu kurucusu, Plato MESLEK Yüksek Okulu Müdürü, yazar Prof. Dr. Atilla Yayla idi. Il Genel Meclisi salonunda gerçeklestirilen konferansin açilis konusmasi BILSAM Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kizilay tarafindan yapildi.
Insanligin Ortak Medeniyeti ve Türkiye
Eklenme Tarihi : 20.02.2011
Okunma : 46


 Açilis konusmasinin ardindan ‘Insanligin Ortak Medeniyeti ve Türkiye’ konulu konferansa geçildi.

       Prof. Dr. Atilla Yayla, ''Tek bir medeniyet'' bulundugunu, bunun da ''ortak insan medeniyeti'' oldugunu kaydederek, ''Medeniyetler arasi çatisma diye bir sey söz konusu degildir. Beseri hayattaki asil çatisma medeniyete yararli düsünceler ile zararli olanlar arasindaki çatismadir'' dedi.

       Medeniyetlerin bazen cografi konumlari, bazen milletleri, bazen de dinleri esas alinarak isimlendirildiklerini dile getiren Prof. Dr. Atilla Yayla, medeniyetin unsurlarini su sekilde siraladi;

-De facto degil de jure olarak özel mülkiyet;
-Is bölümü ve uzmanlasma;
-Serbest mübadele;
-Sözlesme serbestisi ve sözlesmelerin uygulanmasini saglayacak kültür ve ahlâk ve hukuk kodlari;
-Sinirli ve kurallara bagli siyasî yönetim;
-Düsünce ve ifade özgürlügü, teskilatlanma özgürlügü;
-Bir dine inanmayanlari ve azinliklari da kapsayacak sekilde din özgürlügü;
-Hukukun hâkimiyeti;
-Siyasî suçlarin olmamasi;
-Toplumda dikey iliskilerin degil, yatay iliskilerin yaygin olmasi;
-Zengin sosyal çesitlilik;
-Insan ihtiyaçlarinin çesitlenmesi ve istikrarli bir sekilde karsilanmasi.

         Medeniyet unsurlarini teker teker ele alarak açiklayan Prof. Dr. Atilla Yayla, düsünce özgülügü olmadikça ifade özgürlügünün de olamayacagini belirterek, resmi ve popüler olan durumlari elestirebilmenin ifade özgürlügü kapsamina girdigini söyledi. Ifade özgürlügüne devletin ve toplumun tepki gösterebilecegini de belirtti.

        Milli birlik ve beraberlik söylemine de vurgu yapan Prof. Dr. Atilla Yayla Milli birlik ve beraberlik söyleminin tehlikeli bir söylem oldugunu belirterek sunlari söyledi; " Milli birlik ve beraberlik elbette kiymetlidir; ancak, herkesin kabul edecegi bir taniminin yapilmasi ve bazi gereklerin yerine getirilmesi sartiyla. Baska bir deyisle, milli birlik ve beraberlik her halükarda ve sartlar ne olursa olsun kiymetli ve mutlaka ulasilmasi gereken bir hedef olmayabilir. Daha dogrusu, birlik ve beraberlige çagrilan bazi kesimler onu böyle görmeyebilir.

      Mesela, din özgürlügünü bastiran bir düzenin tesis edildigi bir yerde, din özgürlügü taleplerine milli birlik ve beraberligimizi koruyalim çagrisiyla cevap vermenin dindar kimseler için hiçbir anlami olmayacaktir. Zira büyük bir ihtimalle, dindarlar dinlerini yasayabilmeyi ve yasatabilmeyi milli birlik ve beraberlikten daha önemli görecektir. Onlar ancak din özgürlügünü veri alan bir sistemin milli birlik ve beraberlik çagrisinin anlamli ve pesinden gitmeye deger bir hedef oldugunu düsünecektir.

    Benzer endiseleri etnik kimligi bastirilan kimseler de tasiyacaktir. Bir kesimin kimligini, kültürünü reddettikten sonra ona bir de milli birlik çagrisinda bulunmak o kesim ile alay etmekle es anlamlidir. Çünkü kimligi inkâr edilen ve bastirilanlar bilirler ki bu çagrinin gerçek anlami hak ve özgürlük talebinde bulunmamak ve var olana riza göstermektir. Bu yüzden onlar nazarinda milli birlik ve beraberlik en basta gelen deger olamaz.

   Milli birlik ve beraberlikten anlasilmasi gereken, ülke sinirlarinin ve siyasî sistemin temel niteliklerinin korunmasi olabilir. Toprak bütünlügü ancak ve ancak o topraklarda yasayan bütün insanlar hak ve özgürlükte esit olduklarina inandigi takdirde mümkün olabilir. Ayrica, insanlarin beraber yasama arzusunun da toprak bütünlügü kadar önemli oldugunu unutmamak lazim. Toprak bütünlügünü korusaniz bile insan gruplari birbirinden kaçar hale geldiyse ortada bozulan bir beraberlik var demektir. Siyasî sistemin genel ilkelerinin korunmasi hedefinin mesruiyeti de o sistemin demokratlik derecesine baglidir. "

Yaklasik iki saat süren konferans sorularin cevaplanmasi ve katkilarin alinmasiyla son buldu. BILSAM tarafindan yapilan açiklamada Kültür Kusagi Konferanslar Dizisinin önümüzdeki hafta konusmacisinin Doç. Dr. Abdulkadir Baharçiçek oldugu, “Türk Dis Politikasi ve Yeni Egilimler” baslikli konferansin ayni salonda ayni saatte ve ayni Formatla gerçeklestirilecegi ve son konferans olacagi bildirildi.    


Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!