BILSAM tarafindan düzenlenen söylesi programinda Gazeteci-Yazar Tarik Tufan ve Selahattin
Yusuf okurlariyla bulustular. Il Özel IdaresiSalonu’ndagerçeklesen program, yogun bir katilimla
gerçeklesti.
Aktüel politik durumu, tereddüde gerek yok “her sey güzel olacak” diye niteleyerek ve “ Hersey kimin adina ,
ne adina, hangi açidan ve kimin açisindan güzel olacak?”sorularini sorarak konusmasina baslayan Gazeteci-Yazar
Tarik Tufan sözlerine söyle devam etti:
Derdini hissettigimiz mesele “Ortak iyi”dir. Bir toplumda farkli duruslara sahip olan insanlarin bir arada
olmasini saglayan ortak iyileridir. Ortak iyi meselesi bir toplumun tahayyülünü belirleyen ve önünü açan
bir kapidir.Yasananlardan bir seyler ögrenme, ortak tarihini olusturma ortak iyilerle mümkündür.Ortak iyi; insan,
fikir,cografya vb.olabilir. Bir toplumun rengini aktüel politik durum ve gazeteler belirliyorsa ortak iyi olusturulamaz.
Çünkü bu duruslar çatismadan beslenir.Ortak iyiye çatismanin üretildigi alanlardan ulasilamaz. Türkiye’de uzun
zamandir aydinlar ortak bir iyi üzerinde bulusamamislardir. Çünkü bu aydinlar otoritenin bir valisi ya da müfettisi
gibi davranmislardir.Toplumuna karsi yukaridan bakmislardir.Aydin diye nitelendigimiz bu insanlar toplumlarina
yabancilasmistir.Netice olarak ortak iyiye karsilik gelecek insanlar toplulugu olusmamistir.
Biz, bir çok meselede hazir düsünce kaliplariyla hareket ediyoruz.Herkes birbirine benziyor artik bu toplumda.
Bu ülkede tartismalar, bütün ifade biçimleri sanki ortak yerlerden üretilmistir. Üzerinde düsünülmemis, nefretle inan
dirildigimiz söylem biçimlerimiz var. Ifadelerin iyi olup olmadigini hakikatle iliskisine göre degil söylendigi öfke
derecesine göre belirliyoruz. Oysaki var olmak insanin öfkesiyle ortaya koydugu bir sey degildir. Vasata/nefrete
teslim oluyoruz,kurban oluyoruz. Bu vasati tek basina asmaya çalisan yaygin dile teslim olmayip paradigma
olusturan insanlari selamlayalim: Oguz Atay, Cemil Meriç, Sezai Karakoç. Kültür iktidarina boyun egmeyen
bu insanlar, fikir, cografya, tarih namusunu koruyarak siginabilecegimiz adalar niteligindedir. Hakikat meselesinden
uzaklasma meselesine çare bulmak için ilke düzleminde tartismamiz gerektigini ve iyiligin birtakim ideolojik
örgütlenmelere katilmakla bize verilen bir paye olmadigini anlamaliyiz. Türkiye zor bir zamandan geçiyor evet ama
birbirimize karamsarlik asilayacagimiza derdimiz iyilik olmalidir ki içine düstügümüz vasati/nefreti asabilelim.
Soru cevap kisminda ise :Malatya’yi, hem Türkiye Islamciliginin en önemli üretim alanlarindan biri hem de
28 subat ‘ta Türkiye’nin topyekün ölen vicdanina karsi duran bir sehir olarak niteleyen Tarik Tufan,
bir meselenin türküsü söylenmemisse o meselenin yasanmadigini; kültürel birikimimizin meseleleri
asmamiza yardimci olacaginibelirtti. Her seyin güzel olacagina dair bizim ümitvar olmamizi belirleyen,
neden sonuç iliskisi degildir; çünkü biz “kün feyekün” e inaniyoruz diyerek sözlerini tamamladi.
Dertler muhtelif olunca konusmanin da daginik olabilecegini, derli toplu her konusmanin zayi
olmaya mahkum oldugunu,dinamizm halinde olan aklin temiz oldugunu ifade ederek konusmasina
baslayan Gazeteci-Yazar Selahattin Yusuf sözlerine söyle devam etti:
Osmanli’nin basindan geçen kaza nedir? En büyük derdimiz, yolumuzda yürürken durdurulup baska bir
yöne yönlendirilmemizdir. Su anda bile 19. Yüzyilin meseleleriyle ugrasmaktayiz. Bir uygarlik müzigiyle
lisaniyla var olur. Iyi bir müzigin oldugu bir yerde iyi bir mimari olur. Sehirlerimize baktigimizda öksüz
kaldigimizi yani hem magdur ve sahipsiz hem de geçmis uygarligimizla bagimizin koptugunu görmekteyiz.
Düsüsün nasil ve nerede basladigini bilemiyoruz. Günümüz sartlarinda kendimize özgü bir medeniyet
olusturabilmis degiliz. Uygarligimizin kalintilari arasinda çadir kurmusuz. Özgün bir edebiyatimiz, mimarimiz,
müzigimiz vs yok. Kendi agaçlarimiza Bati’dan aldigimiz plastik meyveleri takmisiz. Bu sizofreni/öykünme
artik biz olmus. Biz ilk romanimizla bile Bati’inin elbisesini giymisiz. Bu topraklarin kendiligindenligi
kaybolmustur.Yeni bir medeniyet kurmak ile ilgili hareketin basbakanliktan degil entelektüeller tarafindan
baslatilmasi gerekir. Bütün bunlardan sonra kendiligindenligimizi eseleyip yeniden bulmamiz gerekmektedir.
Bunun için çok büyük akiskan bir akla ihtiyacimiz var.Düsünce damak tadidir dolayisiyla iyi bir damak tadina
ve ortak bir uygarlik iklimi olgunluguna ulasmamiz gerekmektedir.
Programin sonunuda konuklara plaket ve kayisi takdim edildi.