BİLSAM Logo
Haberler Kafa Dengi Söylesi Programi

Kafa Dengi Söylesi Programi

Kafa Dengi Söylesi Programi
Kafa Dengi Söylesi Programi
Eklenme Tarihi : 26.02.2014
Okunma : 43

 BILSAM tarafindan düzenlenen söylesi programinda Gazeteci-Yazar Tarik Tufan ve Selahattin
Yusuf okurlariyla bulustular. Il Özel IdaresiSalonu’ndagerçeklesen program,    yogun bir     katilimla 
gerçeklesti.

 
 
       Aktüel politik durumu, tereddüde gerek yok “her sey güzel olacak” diye niteleyerek  ve  “ Hersey kimin adina ,
ne adina, hangi açidan ve kimin açisindan güzel olacak?”sorularini sorarak konusmasina baslayan Gazeteci-Yazar
Tarik Tufan  sözlerine söyle devam etti:                                                
 
      Derdini   hissettigimiz  mesele “Ortak iyi”dir. Bir  toplumda  farkli  duruslara  sahip   olan   insanlarin  bir arada
olmasini  saglayan  ortak  iyileridir. Ortak  iyi  meselesi   bir   toplumun   tahayyülünü     belirleyen  ve önünü açan
  bir   kapidir.Yasananlardan bir seyler ögrenme, ortak tarihini olusturma ortak  iyilerle mümkündür.Ortak iyi; insan,
fikir,cografya vb.olabilir.  Bir toplumun  rengini aktüel  politik durum ve gazeteler belirliyorsa ortak iyi olusturulamaz.
Çünkü  bu duruslar çatismadan  beslenir.Ortak  iyiye çatismanin  üretildigi  alanlardan  ulasilamaz. Türkiye’de uzun
zamandir aydinlar ortak bir iyi  üzerinde  bulusamamislardir. Çünkü bu aydinlar otoritenin  bir  valisi  ya da müfettisi
gibi  davranmislardir.Toplumuna karsi  yukaridan  bakmislardir.Aydin diye  nitelendigimiz  bu  insanlar  toplumlarina
yabancilasmistir.Netice olarak ortak iyiye karsilik gelecek insanlar toplulugu olusmamistir.
 
 
       Biz, bir çok meselede hazir düsünce kaliplariyla hareket ediyoruz.Herkes birbirine benziyor artik bu toplumda.
Bu ülkede tartismalar, bütün ifade biçimleri sanki ortak yerlerden üretilmistir. Üzerinde düsünülmemis, nefretle inan
dirildigimiz söylem  biçimlerimiz var. Ifadelerin  iyi olup olmadigini  hakikatle  iliskisine  göre  degil  söylendigi  öfke
derecesine göre belirliyoruz. Oysaki var olmak insanin  öfkesiyle  ortaya koydugu  bir sey degildir.  Vasata/nefrete
teslim oluyoruz,kurban  oluyoruz.  Bu vasati  tek  basina asmaya  çalisan  yaygin  dile  teslim  olmayip paradigma
olusturan  insanlari  selamlayalim: Oguz  Atay, Cemil  Meriç, Sezai  Karakoç. Kültür  iktidarina  boyun   egmeyen
bu insanlar, fikir, cografya, tarih namusunu koruyarak siginabilecegimiz adalar niteligindedir. Hakikat meselesinden
uzaklasma  meselesine  çare  bulmak  için ilke  düzleminde  tartismamiz  gerektigini  ve iyiligin  birtakim  ideolojik 
örgütlenmelere katilmakla bize verilen bir paye olmadigini anlamaliyiz. Türkiye zor bir zamandan geçiyor evet  ama
birbirimize karamsarlik asilayacagimiza  derdimiz iyilik olmalidir ki içine düstügümüz vasati/nefreti asabilelim.
 
 
Soru cevap  kisminda  ise :Malatya’yi, hem  Türkiye Islamciliginin  en  önemli  üretim  alanlarindan biri  hem de
28 subat ‘ta Türkiye’nin  topyekün  ölen   vicdanina   karsi  duran  bir  sehir   olarak   niteleyen  Tarik  Tufan,
bir  meselenin  türküsü  söylenmemisse   o  meselenin   yasanmadigini;  kültürel    birikimimizin    meseleleri
asmamiza yardimci  olacaginibelirtti. Her  seyin  güzel   olacagina   dair   bizim   ümitvar  olmamizi  belirleyen,
 neden  sonuç  iliskisi degildir; çünkü  biz  “kün feyekün” e  inaniyoruz   diyerek  sözlerini  tamamladi.
 
        Dertler muhtelif  olunca  konusmanin da  daginik  olabilecegini,  derli   toplu   her   konusmanin   zayi
olmaya mahkum oldugunu,dinamizm halinde  olan   aklin   temiz  oldugunu    ifade   ederek   konusmasina
baslayan Gazeteci-Yazar Selahattin Yusuf  sözlerine söyle devam etti:
 
 
       Osmanli’nin  basindan  geçen  kaza  nedir?  En  büyük derdimiz, yolumuzda yürürken durdurulup baska bir
yöne  yönlendirilmemizdir.  Su  anda  bile 19. Yüzyilin   meseleleriyle   ugrasmaktayiz.  Bir  uygarlik   müzigiyle
lisaniyla  var  olur. Iyi  bir  müzigin  oldugu  bir  yerde  iyi  bir  mimari  olur. Sehirlerimize   baktigimizda  öksüz
kaldigimizi yani hem magdur ve sahipsiz hem de geçmis uygarligimizla bagimizin koptugunu görmekteyiz.
 
        Düsüsün  nasil  ve  nerede  basladigini  bilemiyoruz. Günümüz sartlarinda  kendimize  özgü  bir  medeniyet
olusturabilmis degiliz. Uygarligimizin  kalintilari  arasinda  çadir  kurmusuz. Özgün bir  edebiyatimiz, mimarimiz,
müzigimiz vs yok. Kendi  agaçlarimiza  Bati’dan  aldigimiz  plastik  meyveleri  takmisiz. Bu  sizofreni/öykünme
artik   biz  olmus. Biz  ilk   romanimizla   bile  Bati’inin  elbisesini  giymisiz.  Bu   topraklarin    kendiligindenligi
kaybolmustur.Yeni  bir  medeniyet  kurmak  ile  ilgili  hareketin  basbakanliktan degil  entelektüeller  tarafindan
baslatilmasi gerekir. Bütün  bunlardan  sonra  kendiligindenligimizi eseleyip  yeniden  bulmamiz  gerekmektedir.
Bunun  için  çok büyük akiskan bir akla ihtiyacimiz var.Düsünce damak tadidir dolayisiyla iyi bir damak tadina
ve ortak bir uygarlik iklimi olgunluguna ulasmamiz gerekmektedir.
 
        Programin sonunuda konuklara plaket ve kayisi takdim edildi.
 

Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!