Tasavvuf ve Niyaz-i Misri üzerine bir söyleside konusan Yalsizuçanlar; " Halen de dogru tanidigim, nasiplendigim söylenemez ya, Ama hiç olmazsa bir ayiptan kurtuldum, Ismine, dünyasina asinayim az da olsa artik, Gönlümde kendisine dair bir sevgi, muhabbet hasil oldu, Bilmedigimin cahili oldugumu fark ettim, Bir hazinenin üzerinde bulunup da cevahirlerden habersiz olmak ne büyük bir talihsizlik, Misrî"nin defalarca sürgün edilmis olmasi, Malatyali oldugunun tescilidir bana göre, Haksizliga, zulme, dalkavuklara karsi sessiz kalmamis, dogru bildigini söylemekten geri durmamis, Bir diger hemsehrimiz Ahmet Kaya"nin,
“Artik seninle duramam.
Bu aksam çikar giderim ..
Beddua etmem üzülmem.
Kafama sikar giderim ...” sözleri ile Misrî"nin sürgün serüveni “kimseye eyvallah etmeyen” klâsik Malatyalilarin ruh haletinin nüvesi gibi geliyor bana, Niyazi Misrî, Nesimi ve Yunus"un ruhunu tasir, Bir çogumuzun dilinde vird-i zebun olan meshur
“Derman arardim derdime derdim bana derman imis
Burhan sorardim aslima aslim bana burhan imis
Sag u solu gözler idim dost yüzünü görsem deyu
Ben tasrada arar idim ol can içinde can imis
Öyle sanirdim ayriyem,dost gayridir ben gayriyem
Benden görüp isideni bildim ki ol canan imis
Savm u salat u haccile sanma biter zahid isin
Insan-i Kamil olmaga lazim olan irfan imis" seklinde konustu.